Uzun yıllar önce bir tane bayiye girdim yurtdışında


Futbolda şike soruşturması kapsamındayapılan incelemeler sonrasında kasasında 1 milyon dolarlık açık çıktığı iddiaedilen Galatasaray Spor Kulübü, paranın Song’un transferi için kullanıldığınıifade etti… Daha sonra takipsizlik kararı verildi.9AĞUSTOS 2011Fenerbahçe yöneticisiMurat Özaydınlı ifade verdi… Aziz Yıldırım’ın tapelerde yer alan „Bilyoner’ikapatın“ sözleri, şikenin bahis kısmı olarak belirtilmişti.


Kaleci 1 Milyon 500 Bin TL Değerinde Bahis Yapmış

Sporun ve futbolun özellikle 1990'lı yıllardan itibaren endüstriyel bir dönüşüm sürecine girerek, yeni gelir kaynakları yaratıp spor pastasını büyütmeleri, bahis ekonomisi gibi ekonomilerin de çok daha etkin olarak ortaya çıkmalarına neden oldu. Daha önceden de var olmasına karşın, endüstriyel dönüşüm dinamiklerinin tetiklediği bahis oyunları, bugün yeryüzünde yıllık 230 milyar dolara ulaşan parasal büyüklüğü ile yıllık spor pastasının neredeyse yüzde ellisine yakın bir parasal büyüklük oluşturuyor. Bir yandan sporun daha da ilgi görmesi ve yaygınlaşmasına olanak sağlarken; diğer taraftan da sporun yarışmacı özüne zarar veren bir yapıda olan bahis oyunları, bir kanser gibi ne yazık ki bugün tüm spor dallarını sarmış durumda. Ana beslendiği etken spor olmasına karşın, bahis ekonomisinin spora olası dışsal etkileri de minimum düzeyde gerçekleşiyor. Spor ile aralarında paradoksal bir ilişkinin olduğu bahis ekonomisi, diğer taraftan sporun ve futbolun bağışıklık sistemini de uzun vadede zayıflatacak özelliklere sahip. Bu nedenle bahis oyunlarının spora olası olumsuz etkilerini en alt düzeyde tutabilmek için başta yasal düzenlemeler olmak üzere teşvik, şike, şiddet ve doping gibi anti-spor öğelerine karşı da her türlü yasal ve yönetsel önlemlerin alınması ve bunlara karşı saptanan eylemlerde taviz verilmeksizin olayın üzerine gidilmesi en öncelikli görevlerden birisi olarak karşımızda duruyor. Diğer bir öncelikli konu da bahis ekonomisinden spora aktarılan kaynakların daha da fazlalaştırılması sorunudur…

Borislav Mihaliov, şike ile mücadele konusunda üzerlerine görevler düştüğünü savunduğu yazarlarına da işbirliği çağrısında bulunarak, "Sadece eleştirmesinler, ellerindeki bilgi ve belgeleri getirip federasyonlara versinler" diye konuştu.

Bulgaristan’da ve yurt dışında uzun yıllar futbol oynayan ve Bulgaristan Milli Takımı’nın da kaleciliğini yapan Mihailov, "Futbol hayatınızda herhangi bir şike olayına tanık oldunuz mu" şeklindeki soruyu ise şöyle yanıtladı: "Ben hep şampiyonluk amacında olan büyük takımlarda oynadım. Bu yüzden herhangi bir şike olayına tanık olmadım. Bizim dönemimizde şike bu derece yaygın değildi. İnternetin patlaması ile birlikte bahis üzerinden yapılan şikenin de önü açıldı. Hep beraber bunu durdurmamız lazım." -Türk futbolunu değerlendirdi– Türkiye liglerinde bugüne kadar çok sayıda Bulgar futbolcunun top koşturduğunu hatırlatan Mihailov, Türk futbolunu da yakından tanıdığını söyledi.

Borislav Mihailov, Türk futbolunun hem özel şirketlerden, hem de devletten büyük destek gördüğünü öne sürerek, "Türkiye, futbolda altyapı yatırımına büyük paralar harcadı. Bu yüzden futbol Türkiye’de ciddi bir yatırım sektörü haline geldi. Başarıyı da buna borçludur. Futbola ciddi ve pahalı yatırımlar yapılmalı. Ben iyi futbolun ancak çok para ile oynanabileceğine inanıyorum" şeklinde konuştu.

(A) Milli Futbol Takımı’nın Avrupa şampiyonasına katılamayışını "sürpriz" olarak nitelendiren ve "Ben yine de Türk futbolunun geleceğini son derece parlak görüyorum" ifadesini kullanan Mihailov, "Yabancı futbolcular milli takımlara büyük zarar veriyor. Yerli futbolcular yetiştirmekte güçlük çekiyoruz. Örneğin Türk futbolu kulüpler düzeyinde son derece başarılı, ama milli takım olarak aynı başarıyı yakalayamadı. Yerli futbolcu yetiştirilmesine ve eğitime büyük önem verip yatırımlarımızı buraya kaydırmalıyız. Yabancı futbolcular yüzünden yerli genç yeteneklere oynayabilecekleri yer kalmıyor" değerlendirmesinde bulundu.

Futbolda kara para, bahis ve şike iddialarını ortaya koyan ..

Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA) Yönetim Kurulu Üyesi ve Bulgaristan Futbol Federasyonu Başkanı Borislav Mihailov, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu birçok ülkedeki şike iddialarını çok yakından izlediğini belirterek, "Bu kadar çok bahis şirketi olmasaydı, şike olayları da bu derece yayılmazdı" dedi.

Mihailov, dünyanın birçok ülkesinde yaşanan şike iddialarına ve Türk futbola ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye’deki şike iddialarının yıllarda futbol sektöründeki en hoş olmayan olaylardan biri olduğunu, şike ile mücadele etmenin çok zor ama sonuna kadar gidilmesi gereken konuların başında geldiğini anlatan Borislav Mihailov, birçok ülkeden şike konusunda ciddi ihbarlar geldiğini ifade ederek, şöyle konuştu: "Hukuken kanıtlanmadığı sürece hiçbir iddianın değeri olamaz ama şüpheli durumları da göz ardı edemeyiz. UEFA şike ile mücadelede son derece titiz ve ciddi çalışıyor. Bütün federasyonlar UEFA’nın kurallarını kendine örnek almalı, ona göre davranmalı. Sorun şu ki; şike çok zor kanıtlanabilen bir olay. Şike olaylarına karışanlara ağır cezalar verilmeli ve sert tedbirler alınmalı. Bu yüzden , sahip olduğu araçları kullanarak en üst düzeyde önlem almak zorunda. Çünkü bizler, federasyonlar olarak sınırlı olanaklara sahibiz." -Bahis şirketlerinin şikeye etkisi– Şike olaylarının artmasında ve daha çok gündeme gelmesinde bahis şirketlerinin de rolü olduğunu ileri süren Mihailov, "Bu kadar çok bahis şirketi olmasaydı, şike olayları da bu derece yayılmazdı" ifadelerini kullandı.

Bazı bahis şirketlerinden de şike ihbarları geldiğini vurgulayan Mihailov, "Sadece ihbarda bulunup, bunu destekleyecek hiç bir kanıt vermiyorlar.

Gerekçe olarak da, her türlü kişisel verilerin açıklanmasını yasaklayan kumar yasasını gösteriyorlar. Bu durumda bir sonuç almamız mümkün değil" diye konuştu.

Bahis üzerinden yapılan şikenin önüne geçmek için, bu organizasyonda yer alan kişilerin bilgisayarlarının IP adreslerinin tespit edilmesi gerektiğini savunan Borislav Mihailov, "Maalesef bu gelişmeler futbolun itibarını önemli ölçüde zedeliyor. Uçakla 15 saatlik mesafede bulunan bir kişi, bir maçın skorunu belirleyebiliyor ve bundan para kazanıyorsa, ortada bir sorun var demektir. Bizim görevimiz, elimizden geldiği kadarıyla bunlara karşı mücadele vermektir" şeklinde konuştu.

Mihailov, bahis üzerinden yapılan şikenin önlenmesi için genç, amatör ve üçüncü lig takımları ile özel karşılaşmaların bahis şirketlerine katılımının yasaklanması gerektiğini de söyleyerek, "Belli ki, Asya kıtasında bunu durdurmak mümkün değil. Ancak biz, Avrupa düzeyinde bir şeyler yapılabiliriz. Bunun için de yeni bir hukuk sistemi hazırlanmalı" dedi.

Spor yazarlarına işbirliği çağrısı

İşlenen bir suç komplosuna rastlayınca ne yaparsınız? Battista, Ruggieri ve geri kalanların yaptığı, Concannon ve Donaghy’nin bahislerinin aynılarını, maç başına 30, 50, 100 bin dolar yatırarak yapmak oldu. Büyük paralardı ancak ustaca yapılması durumunda daha büyük piyasaları uyandırmayacaktı bu yatırılan paralar. Tam sınırda oynuyorlardı belki de. Artık yapacakları tek bir şey vardı: Bilgi sızmasını engelleyip o sınırı kaybetmemek. Donaghy’nin maçlarda şike yapıp yapmaması konu dışıydı. Donaghy bir maçı yönetiyorsa ve Concannon da bahis yapıyorsa, bahis yaptığı taraf %60-70 oranla kazanıyordu. Hayvanlar, Donaghy’nin her maçından sonra istatistikleri incelemeye kadar götürdü işi. “İstatistiklere bakarsanız,” diyordu Ofis’teki kumarbazlardan biri, “karşısında bahis yaptığı takıma daha fazla, bahsi oynadığı takıma daha az faul çalıyordu. Aşikardı bu.”

Şikenin artma sebebi; yasa dışı bahis şirketleri

Ben bu şike organizasyonunun Avrupa ayağına gelmek istiyorum. Siz Avrupa’yı da yakından takip ediyorsunuz. Ağırlıklı olarak şike yapılan ligler Almanya, İsviçre, Finlandiya, Macaristan… Bu liglerde de böyle büyük spekülasyonlar yapılıyor mu?
Ben size şöyle söylerim: Dünyada sayılı 3-4 tane bahis çetesi vardır. Bu bahis çetelerinin ikisinin çete liderini ben bire bir tanıyan biriyim. Mesela Tuna Akbulut, Türk vatandaşı. Şimdiye kadar bahisten 2-2,5 milyar Euro para kaldırmış, mal varlığı 700-800 milyon Euro olan bir kişi. Almanya’da yaşıyor. Bochum dosyasında çete lideri olarak tutuklanmıştı. Bir de Hollandalı Paul R. vardır. Hollandalı Paul R. şu an Hong Kong – Şangay arası gidip geliyor.

Yani aslında şöyle bir şey yaşandı, Türkiye’deki şike operasyonunun dolandırıcılık ayağını Avrupa’daki polis teşkilatı yürütmüş oldu. Öyle mi?
Evet efendim. Çünkü niye? Avrupa da mağdur. Ben üstüne basa basa iki yıldır söylüyorum. Ulan diyorum, niye bahis için kuponunu yatıran hiç kimse, bir suç duyurusu yapmadı! Avrupalı yapıyor, Avrupalı 1 euro için olsa da gider suç duyurusunu yapar. Bu çok normal bir şeydir. “Ben dolandırıldım” der, “bu maç manipüle edilmiş” der. “Ben parayı yatırırken bu herifler bu maçın manipüle edileceğini biliyorlardı, sonucunun ne olacağını biliyorlardı ve dolandırıldım”. Yüzlerce binlerce suç duyurusu var. Bu çok ciddi şekilde, bir yıldır araştırıldı.

Şike ve Teşvik Primi Suçu | Kulaçoğlu Hukuk Bürosu

Burada şike yapıldığı kanıtlanmış maçların bahis oranlarına, bahis çetelerinin o maçlar üzerinde oynadığı bahislere baktığımız zaman burada bir organik bir bağ görüyorsunuz. Her ne kadar Aziz Yıldırım veya Mecnun Odyakmaz, “yurt dışındaki bahis çeteleriyle bağlantımız yoktur” iddiasında bulunsalar da; küçük bir grubun, 3-4 tane yöneticinin organize ettiği, şampiyon olmak veya lider pozisyonuna geçmek için yapılan bir şike organizasyonundan nasıl oluyor da Şangay, Singapur, Amsterdam veya Almanya Köln, Düsseldorf ve Dortmund’daki bahis bürolarında yüksek paralarla bahis oynayan kişiler bu haberi alıyor? Bu çok önemli bir faktördür. Interpol’ün ve Europol’ün araştırdığı konular bu konular. Türkiye’de şimdiye kadar hiç kimse bu şahıslara karşı bu konunun üstüne gitmemiştir. Herkes, “Tamam, Aziz Yıldırım Fenerbahçe’yi şampiyon yapmak için şike yaptı, en sonunda da şampiyon yaptı” demektedir. Ama perde arkasında manipüle edilen maçlar üzerinden on milyonlarca euro paranın da bahis bürolarından geçtiğini gözardı etmektedir.

Türkiye’de geçen sene yapılan şike soruşturmasında daha çok kulüp başkanları, futbolcular, menajerler ve teknik direktörler arasında anlaşmalar olduğu ortaya çıktı. Ama bu operasyon sanırım bahis şirketleri üzerinden yürütülen bir operasyon.
Bahis şirketleri üzerinden yürütülüyor. Bir de Türkiye’deki profil şöyle: Avrupa ve dünya bahis çeteleri genellikle futbolcu, hakem veya antrenör manipülasyonuyla maçın gidişatını ve sonucunu etkileyici aktivitelerle bahis oynarlar. İtalya’da ve Türkiye’de bu çalışmalar genellikle kulüp başkanları ve yöneticilerinin ligdeki puan durumunu düzeltmek amacıyla yaptıkları bir organizasyondur. Şimdi şöyle bir bağlantıyı dile getirmek istiyorum; Türkiye’deki şike operasyonunda diyelim ki Sivas-Fenerbahçe gibi bir maçta şike yapıldığı tespit edilse de, şike yapılmadan evvel verilen300-400 bin dolar şike amaçlı verilen para, dolaylı yoldan bahis bürolarında oynanan bahislerle 5-10 katı geri alınmıştır. Burada da handikap başlıyor. Niye? Ben size üç sene evvel dile getirdiğim bir misal vereyim. Bochum dosyasında olan, Türkiye’de X bir ikinci lig takımına adam Almanya’dan 970 bin euro, Hollanda’dan 300 bin euro, Uzak Doğu’dan da 650 bin euro oynamış. Yani Türkiye’de X bir ikinci lig takımına 1 milyon 920 bin auro bahis oynanmış. Oranlar da hep 3.80, 3.90, 4’lük oranlar. Şimdi bunun yanında da, ne kadar ilginç ki banko maçlar oynanıyor. Şimdi bir bakıyorsunuz, bu maçta çok ciddi paralar kaldırılıyor. Burada kulüp yöneticilerinin, antrenörlerin veya futbolcular yoluyla bu bahis bürolarında oyunlar oynandığına dair bilgileri olmaması ihtimali çok düşük gözüküyor. İşte sorun da bu.